Dişlerimiz çene kemiklerinde, kemiğin alveolar çıkıntı denilen bölümünün içine gömülüdürler. Ancak dişler kemiğe direkt olarak bağlanmazlar. Alveol kemiği ile dişin kök yüzeyi arasında, liflerden oluşan fibroelastik bir doku vardır. Bu doku “periodontal ligament” adını alır ve otomobillerdeki amortisör gibi işlev görerek, dişler üzerine gelen fonksiyonel kuvvetlerin çene kemiklerine yumuşatılarak iletilmesini sağlar. Bu yapıların üzerini dişeti ve ağız mukozası örter.
Dişleri çevreleyen tüm bu dokular “periodontal dokular” olarak adlandırılır.
SAĞLIKLI DİŞETİ VE PERİODONTAL DOKULAR
Sağlıklı dişeti; açık pembe renkte, mat, diş ile birleştiği yerde bıçak sırtı gibi sonlanan, kurutularak çıplak göz ile bakıldığında yüzeyinde portakal kabuğunu andıran pütürler görülen bir dokudur. Fırçalarken veya yemek yerken kanamaz.
Sağlıklı dişeti dişi boyun bölgesinde bir yaka gibi sarar ve burada dişi çevreleyen bir oluk meydana getirir. “Dişeti oluğu” denilen bu yapı, hastalanan dokuda derinleşir ve diş hekiminin hastalığı teşhis etmesinde ve tedavi yaklaşımını saptamasında belirleyici rol oynar.
HASTALIKLI DİŞETİ
Periodontal dokular, dişlerin üzerini kaplayan ve “mikrobiyal dental plak” adı verilen birikinti nedeniyle iltihaplanır.
Mikrobiyal dental plak; ağızda bulunan bakterilerden, epitel ve diğer hücre döküntülerinden, çeşitli tükürük proteinlerden ve gıda artıklarından oluşan kompleks bir yapıdır. Plağın dişlerin üzerini kaplaması fizyolojik bir süreç olup, önüne geçilmesi mümkün değildir. İlk bir kaç saat zararsız olan plak belli bir kalınlığa ulaşınca, içindeki bakteriler iltihaba neden olan toksik maddeler sentezlemeye başlarlar.
Periodontal hastalıkların çoğunluğu kronik iltihabi hastalıklardır ve çok ileri aşamalara gelmeden, ağrı gibi farkedilebilir belirtiler vermezler. Bu bağlamda periodontal hastalıklar, çok uzun yıllar boyunca ağızda mevcut olup kayda değer bir belirti vermeksizin ilerleyebilirler ve diş kaybına neden olurlar. Dişeti kanaması, periodontal hastalıkların her aşamasında görülen hemen hemen tek belirtidir. İltihabın erken dönemlerinde yukarıda sözü edilen dokulardan sadece dişetinin sağlığı bozulur. Bu aşamada hastalık “gingivitis” adını alır.
İltihap dişeti düzeyinden diğer periodontal dokulara geçince, periodontal ligament ve alveol kemiği de etkilenir. Dişin etrafını saran alveol kemiği erimeye başlar. Bu şekliyle hastalık “periodontitis” adını alır.
Periodontitis dişlerin etrafında abseler oluşmasına, dişlerin sallanmasına ve kaybına neden olur.
DİŞTAŞI NEDİR?
Diştaşı (tartar), mikrobiyal dental plağın dişler üzerinden uzaklaştırılmaması halinde kalsifiye olması (kireçlenmesi) ile oluşan sert birikintilerdir. Plak kalsifiye olunca içindeki bakteriler etkinliklerini kaybederler ve hastalık yapan toksinleri sentezleyemezler. Ancak bu her ne kadar dişetinin sağlığını korur gibi görünüyorsa da, olay sanıldığı gibi değildir. Diştaşı, girintili çıkıntılı bir yüzeye sahip olduğundan, yeni oluşan plağın tutunması için uygun bir ortam oluşturur. Üstelik diştaşının üzerinde biriken plak artık diş fırçası ve diş ipi ile uzaklaştırılamadığından, bir süre sonra kalsifiye olarak altındaki taşın bir parçası haline gelir. Diştaşı bu şekilde birikmeye devam eder. Sonuç, o bölgede iltihabın belirtilerinin daha şiddetli bir biçimde ortaya çıkmasıdır.
GİNGİVİTİS
Periodontal dokulardan sadece dişetinin sağlığını kaybetmesi ile ortaya çıkan klinik tablodur. İltihap diğer periodontal dokulara geçmemiştir. Gingivitiste dişeti kırmızı ve şiştir. Dişeti yüzeyindeki pütürler kaybolmuş ve doku parlak hale gelmiştir. Gingivitiste diş fırçalarken, hatta bazen kendi kendine meydana gelen dişeti kanaması vardır.
GİNGİVİTİS TEDAVİSİ
Gingivitisin çok erken dönemlerinde, hastanın ağız hijyen standardının yükseltmesi ve bir profesyonel tarafından mikrobiyal dental plak kontrolü ile ilgili bilgilendirilmesi, hastalığın tedavisi için yeterli olabilir.
Yerleşmiş gingivitisin tedavisi diş yüzeyi temizliği (diştaşı temizliği = detertraj) ile yapılır. En az iki seans süren bu tedavide, tüm periodontal hastalıkların tedavisinde olduğu gibi hastanın ağız hijyen standardının yükseltilmesi amaçlanır.
PERİODONTİTİS
Dişetinde başlayan kronik iltihabın periodontal ligament ve alveol kemiğine geçmesi ile başlar. Artık yumuşak ve sert doku yıkımı başlamıştır. Diş eti oluğu, dişetinin şişmesi ve alveol kemiğinin erimesi ile derinleşmiş, dişin etrafında bir “cep” oluşturarak bakterilerin çoğalması için uygun bir ortam haline gelmiştir. Dokulardaki bu yapısal değişiklik “periodontal cep” diye adlandırılır. Periodontal cebin varlığı ve derinliği, diş hekiminin teşhis ve tedavisinde yardımcı olan birer klinik kriterdir. Radyografi (röntgen filmleri) de periodontitisin teşhisinde ve tedavi planlamasında vazgeçilmez bir yardımcı yöntemdir.
Periodontitis, bazı ender formları dışında, çok yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Uzun yıllar sinsice varlığını sürdürebilir. Tüm bu zaman içinde, lenf ve kan yoluyla yayılarak, tüm vücudu ve önemli organları etkileyen bir enfeksiyon odağı olma özelliği taşır.
Ağızda fena koku, dişetinde zaman zaman kanama görülebilir.
Periodontitis ilerledikçe dişeti çekilmeleri meydana gelebilir. Bu; dişlerde soğuk, sıcak gibi uyaranlarla hassasiyet meydana gelmesi sonucunu doğurabilir.
Dişler yelpaze gibi açılıp birbirlerinden uzaklaşarak yer değiştirebilirler. Daha ileri safhalarda abse oluşumu görülebilir, dişler sallanabilir. Pek çok vakada diş çekimi kaçınılmaz hale gelirken, sert gıdaların çiğnenmesi sırasında dişin yerinden çıkması da söz konusu olabilir.
Gingivitis(1.safha) Periodontitis ( 2. safha ) Periodontitis ( 3. safha ) Periodontitis ( 4. safha )
Diş eti iltihabının dereceleri ;
1. Gingivitis: Diş etinde kızarıklık ve fırçalarken kanama vardır. Sağlıklı portakal kabuğu görüntüsünün bozulup, ödemli parlak bir görüntü oluşmuştur.
2. Periodontitis ( erken dönem ): Diş etinde kızarıklık, şişlik, fırçalarken veya kendiliğinden kanama, hafif ağrı ve ağız kokusu vardır. Bu hastalarda belirgin bir diş taşı ve plak birikimi vardır.
3. Periodontitis ( gelişmiş dönem ): Diş etinde kızarıklık , şişlik , fırçalarken çok miktarda kanama , ağrı , rahatsız edici düzeyde ağız kokusu vardır. Ayrıca diş etlerinde çekilme ve kemik kaybı vardır. Dişler hafif düzeyde sallanabilir. Bu durumdaki hastalarda çok miktarda diştaşı vardır.
4. Periodontitis ( ileri dönem ): Dişetlerinde morumsu-kırmızı bir renk değişikliği, kendiliğinden veya fırçalama ile kanama, apseler ve şiddetli ağız kokusu vardır. Çok fazla miktarda diş taşı bulunur. Diş etlerinde aşırı bir şekilde çekilme ve ciddi düzeyde kemik kaybı vardır. Bu durumdaki hastaların dişleri hissedilir düzeyde sallanır, hatta bu nedenle çekilmeleri gerekebilir.
PERİDONTİTİS -GENETİK FAKTÖRLER
Periodontitisin bazı formlarında genetik eğilimin etkili olduğu gösterilmiştir. Bu tip periodontitislerde, iltihabın dişetinden derin destek dokulara geçişi çok hızlı olmakta, hastalar çok genç yaşta dişsiz kalabilmektedir. Aile bireylerinde erken yaşta diş kaybı hikayesi olan kişilerin ergenlik çağından itibaren düzenli olarak bir periodontoloğun kontrolünden geçmesinde yarar vardır.
PERİODONTİTİS-SİSTEMİK HASTALIKLAR
Vücudun savunma sistemini etkileyen bazı hastalıklar (lösemi, AIDS gibi), kontrol altında olmayan diabet (şeker hastalığı) periodontal sağlığı olumsuz yönde etkiler.
PERİODONTİTİS TEDAVİSİ
Periodontitisin tedavisinde amaçlanan, yumuşak ve sert dokunun hastalık nedeniyle ortadan kalkmasıyla meydana gelmiş yapısal bozukluğun düzeltilmesidir.
Bazı istisnalar dışında, kaybedilmiş dokunun geri kazanılması mümkün değildir. Periodontal dokuların sağlığının kazanılması, sağlıklı dokulardaki yapısal ilişkiyi kaybedilmiş doku seviyesinde yeniden oluşturmakla mümkün olmaktadır. Bu amaçla, periodontal cebin sığlaştırılması ve alveol kemiğindeki deformitelerin düzeltilmesi gerekir. Tedavi sonucunda, hastanın daha rahat temizleyebileceği bir yapı elde edilmiş olur.
Periodontitisin tedavisinde de hastanın ağız hijyen standardının yükseltilmesi birinci derecede önem taşır. Tedaviden sonra kazanılan sağlığın korunması da ancak bu şekilde mümkündür.
Diş hekimi diş yüzeyi temizliği (detertraj) ile tedaviye başlar. Bir kaç seans süren bu tedaviyi, kök yüzeylerinin kürete edilmesi (subgingival küretaj) işlemi takip eder. Periodontitisin erken aşamalarında bu tedaviler dokuların sağlığına kavuşması için yeterli olabilir.
Hastalığın daha ilerlemiş formlarında cerrahi müdahale gerekir. Periodontal cebin eliminasyonu ve hastalık sonucu meydana gelmiş kemik deformitelerinin düzeltilmesi için cerrahi operasyonlar (flap operasyonu) yapılır. Kemikteki deformasyonun şekline göre, kaybedilmiş kemiğin bir kısmının geri kazanılmasına mümkün kılabilecek bazı teknikler bu aşamada uygulanabilir.
Ağızda tutulması mümkün olmayan dişlerin çekimi, ilerlemiş vakalarda tedavi planının bir parçası olabilir.
PERİODONTAL HASTALIKLARDAN NASIL KORUNULUR?
Gerek periodontal hastalıklardan gerekse diş çürüklerinden korunmanın en etkin ve ekonomik yolu, evde yapılan gündelik ağız bakımıdır.
Gündelik ağız bakımı, mikrobiyal dental plağın dişlerin ve sabit protezlerin üzerinden uzaklaştırılmasıdır. Mikrobiyal dental plak, oluşmasını takip eden 8-10 saat içinde olgunlaşır ve içeriğindeki bakteriler periodontal hastalığa neden olacak toksinleri üretmeye başlarlar. Bu nedenle, ideal diş fırçalama sıklığı, 8 saatte bir, başka bir deyişle günde üç defadır. Ancak günde iki defa yapılan etkin bir fırçalamanın, dişeti ve diğer periodontal dokuları iltihaplanmaktan korumaya yettiği saptanmıştır.
Diş ipi kullanımı gündelik ağız bakımının ayrılmaz bir parçasıdır ve fırça ile ulaşılamayan diş yüzeylerinden mikrobiyal dental plağın uzaklaştırılmasını sağlar.
Ağzında sabit köprü protezleri taşıyan hastaların kullanması için tasarlanmış özel diş ipleri de mevcuttur. Ayrıca, “dişler arası fırçalar”, “tek demetli fırçalar” bazı durumlarda diş hekiminizin önereceği diğer temizleme araçlarıdır.
Diş hekiminizin 6 ayda bir düzenli olarak ziyaret edilmesi, dişlerde ve periodontal dokularda oluşabilecek sorunların erken safhada teşhisini mümkün kılacaktır.
HAMİLELİK VE DİŞETİ SAĞLIĞI
Hamilelik, anne adayının vücudunda pek çok fizyolojik değişikliğin olduğu bir dönemdir. Bu değişiklikler, vücutta yapılıp kana salgılanan ve genel olarak “hormon” adı verilen proteinler ile düzenlenir. Anne adayının vücudundaki bu “kimyasal fırtına”, dişetinin mikrobiyal dental plağa karşı savunma cevabını bozar. İlk üç aydaki bulantı ve kusmalar nedeniyle ağız bakımı standardının düşmesi de buna eklenince, dişetinde şiddetli gingivitis ve bazen lokalize dişeti büyümeleri “hamilelik tümörü” görülür. Periodontal sorunlar genellikle hamileliğin 2. – 7. ayları arasında meydana gelir.